
Türkiye'nin ilk Endülüs Kültürü Flamenko Dergisi

La primera Revista de Turquia Sobre La Cultura Andalucia y Flamenco

La Nina De Los Peines
MANUEL REYES
PASTORA PAVóN CRUZ
Flamenko’nun adımlarını izliyorum, naralarını dinliyorum… Şu güne kadar çeşitli danslar ile uğraştım ama hiç biri Flamenko’nun tırnağı olamazmış meğer. Hani örf ve ananeneler deriz ya veya ahlak ve görgü kuralları… Öylesine bir adap ediniyorsunuz bu dans çeşidinde. Pardon! Düzeltiyorum, bu kültürde!
Flamenko’yu bir kültür olarak tanımlamak daha doğru; çünkü sadece ayak vurmaktan ibaret değil. Aynı zamanda, dansınızın eşlik ettiği şarkıyla yoğrulan duruşunuz, adeta şarkının sözlerini de yansıtıyor olmalı. Böylece, konuşmadan bir kompozisyon yaratıyorsunuz… İzleyiciler de onu görüyor ve iliğine kadar hissediyor. Böylesine içli bir sanat icraatı işte…
Hazır konu buraya dayanmışken; Flamenko kültürünü hem detaylı şekilde öğrenmek hem de aşılamak için en güzel yolun, Flamenko üstatlarını tanımak, onların ses ahenklerine eşlik etmek ve şarkı sözlerini anlamak olduğunu biliyorum artık. Bu üstatlardan bir tanesini öğrenmeye ne dersiniz?

Pastora Pavon, resmi verilere göre 10 Şubat 1890 yılında Endülüs’ün başkenti Sevilla’nın merkezinde dünyaya gelmiştir (Yolunuz düşer ise, Butron Sokağı, Numara 19 diye bir ayrıntı da vereyim). Bazı uzmanlar ise, Pastora Pavon’un Sevilla’nın hemen dışında yer alan ve anne ile ağabeyinin de doğduğu Arahal kasabasında dünyaya geldiğini iddia etmektedirler. Halk, hatta birazcık ileri gidip, bu kasabaya Pastora Pavon’un bronzdan heykelini bile dikmiştir. Böylece, iddialarda baskınlıkları sürmektedir.
Babası Francisco Pavón Cruz (El Paiti), Sevilla’nın El Visa Del Alcor kasabasında doğmuş çingene bir demir ustası; annesi Pastora Cruz Vargas ise yine Sevilla’nın Arahal kasabasında doğmuş çingene bir flamenko şarkıcısıdır. Hem anne hem baba Flamenko ile haşır neşir olup, güzel sesleri de olunca, böylesine iki yetenekli insandan, üç tane de pekişmiş yetenek çıkması şaşırtıcı olmasa gerek. Nitekim, Pastora Pavon ve iki ağabeyi Arturo ve Tomas da flamenkonun yetenekli seslerinden olmuştur.
İsmi, Tarakçının kızı! Namıdiğer, Pastora Maria Pavon Cruz (Kslt. Pastora Pavon). Lakabı, esas isminin önüne geçmiş bir Flamenko kraliçesi. Düşünün öyle bir sesi var ki, Endülüs özerk yönetimi tarafından kültürel varlık ilan ediliyor. Pastora Pavon, sırf bu özellik için bile akıllara kazınmalıdır.


Pastora Pavón la Niña de los Peines - Tientos (Salomón con ser tan sabio)
Guitarra Manolo el de Badajoz. 1929
Preguntó en una ocasión,
había preguntaíto
en una ocasión,
Salomón con ser tan sabio,
había preguntaíto
en una ocasión;
preguntó en una ocasión
¿Cómo estará un corazón
con dolor, celos y agravio?
Tiene mi serrana
la carita como una rosita
cuando se levanta
por la mañana.
Yo no sé por qué
y esta serranita me vuelve
la carita cuando me ve;
esta serrana me vuelve
la carita cuando me ve.
Tregua larga le voy dando al tiempo
ay, y a ver si con desengaños
tú te vienes al conocimiento.
Pastora Pavon’un kariyer tırmanışı
Pastora Pavon hiçbir zaman okuma-yazma öğrenmemiş, onun yerine sadece ve sadece şarkı söylemeyi öğrenmek istemiştir. Daha çok küçükken sesinin güzel olduğunu anlayan ailesi, devletin yaş yasağı olduğu için onu sahneye çıkartamamıştır. Üç çocuklu ailenin geçimi zor olduğundan, bir şekilde Pastora Pavon’un para kazanmasını istemişler ve ünlü bir ressamın modelliğini yapması için izin vermişlerdir.
1899 yılında ise Sevilla’da gerçekleşen "Feria de abril de Sevilla"da ağabeyi Arturo sahneye çıkacakken, annesi sarhoş olduğunu anlayıp, mahcup olmamak adına Pastora Pavon’u öne sürmüştür. Ailesinin paraya ihtiyacı olduğunu bilen Pastora Pavon, yaşı tutmamasına rağmen, henüz 9 yaşındayken halka açık ilk konserini bu festivalde vermiştir. Böylece, sahne önündeki ilk şarkıcılık deneyimi ile parlayacak bu yıldızın tohumları atılmaya başlamıştır.
Henüz 13 yaşındayken kariyerine hızlı bir şekilde yön vermiş, Sevilla’dan Bilboa’ya ve Malaga’dan Madrid’e geçerek çeşitli ünlü tavernalar ile sahneye çıkmak üzere anlaşmalar imzalamıştır ve ünü tüm İspanya’ya yayılmıştır. Burada önemli bir ayrıntı vermek isterim. Madrid’e yolu düştüğünde, anlaşma yaptığı yerlerden biri "Cafe de la Marina" adlı tavernadır. Burada Pastora Pavon, flamenkonun formlarından tangos formu ile genelde aynı dörtlük ile şarkı söylemiştir. Bu dörtlüğü, büyüdüğü "Alameda de Hercules" çevresinde şarkı söyleyen şarkıcılardan biraz ezberlemiş biraz uydurmuştur. İşte onu ünlendiren dörtlük şöyledir:
“Péinate tú con mis peines, que mis peines son de azúcar, quien con mis peines se peina, hasta los dedos se chupa. Péinate tú con mis peines, mis peines son de canela, la gachí que se peina con mis peines, canela lleva de veras.”
Yani: “Benim taraklarımla tara saçını, taraklarım şeker. Kim ki taraklarımla tarar saçını, parmaklarını yalar. Benim taraklarımla tara saçını, taraklarım tarçın. Kim ki taraklarımla tarar saçını, sahibi olur güzel tarçının”
Bu şarkı ile ünlenerek, lakabı “La Nina de los Peines” yani “Tarakçının kızı” olmuştur, lakin bu lakabı sevmediği gibi şarkıyı da hiçbir zaman kayda almamıştır. Onun yerine, 1910 yıllarında adlandırılan “Flamenko Şarkılarının İmparatoriçesi” lakabı daha bir hoşuna gitmiştir. Artık, aranılan bir Flamenko şarkıcısıdır ve Antonio Chacon, Manuel Torre gibi artislerle aynı sahneyi paylaşır hale gelmiştir. Ve Flamenkonun imparatoriçesi ilk albümünü sadece 20 yaşındayken Zonophone markası ile çıkartıyor.
La Nina de los Peines 'in aşk hayatına gelince; yürüdüğü yollarda ayaklarına şapkalar atan erkeklerden yine en güzel seslileri seçmiştir Pastora Pavon. Hatta bazı iddialara göre, Manuel Escacena’dan bir kızı olmuştur ama tamamen asılsız şekilde bu dedikodular süregelmiştir. Aslında, Manuel Torre ile büyük bir aşk yaşamıştır ve ondan tangos ve tientosun pek çok stilini öğrenmiştir. Ama esas adam Pepe Pinto’dur! Hayatının son anına kadar birlikte tüm zorluklara karşın mücadeleyi birlikte sürdürmüşlerdir. 1936 yılında iç savaşın patlak verdiği zamanlarda evlenmişlerdir ve ardından gelen üç yıl boyunca Arjantin yakınlarında bir şehirde yaşamışlardır.

Pastora Pavón la Niña de los Peines - Tangos -Al gurugu


Savaştan sonra kocasıyla birlikte Sevil’e dönmüş ve Concha Piquers adlı turneye katılmıştır. Juana La Maccarona, Perción de Cadiz, ve Melchor de Marchena gibi efsanelerle yaptığı turneden döndükten sonra eşi ile birlikte daha sakin bir hayat sürmek için emekli olmuştur (Malum turneler eşleri ayrı düşürür). Sadece kısa bir süreliğine kabul ettiği İspanya ve Şarkıcı adlı şov için sahneye geri dönmüş fakat şov, 1949 yılında bir anlık başarı getirse de, mali güçlük yaratmaya başlamıştır ve La Nina de los Peines şovdan ayrılmıştır. Bu, kocasıyla son günlerini geçirmek için emekli olduktan sonraki son profesyonel anlaşması olmuştur. Pastora Pavon’un en son sahnede görüldüğü yer, 1961 yılında Cordoba’da kendi onuruna düzenlenen törendir.
Flamenkonun imparatoriçesi, Pastora Maria Pavon Cruz, son zamanlarında yakalandığı alzheimer hastalığı ile mücadele ettiği için ve 1969 yılında, kocasının kendisinden bir buçuk ay önce öldüğünü bile farketemeden ve bilemeden vefat etmiştir. Pavon Cruz, o kadar çok sevilmiştir ki, cenazesine Sevilla’dan katılmayan kimse kalmamıştır. Sevilla şehir meclisi ise, sonrasında Alameda de Hercules'te Pavon Cruz’un bronz heykelini yaptırtmıştır.
"Niña de los Peines" (1969) vefat etti.

De Barcelona a Valencia,
de Valencia pasa a Sevilla.
Está arreglá la gitana,
cantando por seguiriya.
Y al gurugu, y al gurugú,
y al guruguuuuu.
Mi mario no está aquí,
que está en la guerra de Francia.
Mi mario no está aquí,
que está en la guerra de Francia.
Buscando con un candil,
a una pícara mulata.
Y al gurugu, y al gurugú,
y al guruguuuuu.
Debajito del puente sonaba el agua,
eran las lavanderas,
las lavanderas como labavan.
Eran las lavanderas,
las lavanderas como labavan.
No te metas en quereres,
por que se pasan muchas fatigas,
ay vida, si vivo con penas,
que estoy muerta estando viva.
Ay calabacita, ay calabazón,
que este pichito lo mato yo.
Si quieres que te quiera,
ay dame doblones,
ay dame doblones.
Son monedas que alegran,
ya los corazones.
Que te calles y que te calles,
que te tengo tapadita,
cosita que nadie sabe.
Mi madre me dijo amí
que un querer de poquito tiempo
Flamenko Formlarıyla dans eden Pastora Pavon:
Pastora Pavon’un özel bir sihri olduğuna inanılır. Canlı performanslarında, derin duendeler ile şarkı söylediğinden bahsedilir. Yani, gitarın tınısına karışan sesi ve dansı, izleyicinin ağzını açıkta bırakacak hayranlık yaratır. Buna tarifsiz gizem denir. Yani, “duende”! Tıpkı, Pavon’un kendisi gibi… Sihir gibi…
La Nina de los Peines, flamenkonun bütün formlarını kolayca söyleyebilen yegâne şarkıcılardan biridir, ama en üstün performansı, az bilinen formlardan Bamberas ve Marianas’dır. Kendisi, aynı zamanda, Siguiriya formunda söyleyen ilk kadındır. Tangos ve bulerias’da ise oldukça meşhur olmakla birlikte, uzmanı olduğu form türleri ise Peteneras ve Seatasdır. (Seata yüzyıllar öncesine ait Katolik İspanya şarkısıdır.)
Pastora Pavon’un ilk kayıtlarındaki sesi daha tatlı ve yumuşaktır ama son zamanlarındaki sesi, oldukça derinden pes ve çingene ekolu eşsiz bir sese dönüşmüştür. Dolayısıyla, profesyonel blues ve jazz şarkıcılarından efsanevi ses Ma Rainey ile karşılaştırılır hale gelmiştir.
1996 yılında Endülüs Özerk Yönetimi, dokuzuncu Flamenko Bienali’nde Pavon’un sesini kültürel varlık ilan etmiştir ve aynı zamanda ülkede her sene yapılan “Pastora Pavon Ödülleri” ile, flamenko sanatçıları taçlandırılmaktadır.
Pavon, arkasında herkesin seslendirmeye doyamadığı 350 kayıttan fazla bir eser dizini bırakmıştır…
Pastora Pavón "la Niña de los Peines" - Quisiera yo renegar (Petenera)
La Niña de los Peines" y Federico García Lorca
La Nina de los Peines’den bahsedenler:
Josefina Carabias (Cronica Gazetesi, 21 Temmuz 1935):
“Pastora şarkı söylediğinde Madrid'de şenlik, curcuna başlar. Sokaklar dolar ve bir insan seli oluşur. Komünistler için Lenin ne ise, flamenko hayranları için de La Nina de los Peines odur. Dünyada bir benzeri daha yok...Gramofana onun bir plağını koyun ve dinleyin; bunu göreceksiniz..."
Estrella Morente (Megalife Magazin, 13 Ocak 2012- DJ Cenk Erdem ile röportaj):
CE- 2006 yılında yayınlanan albümünüz “Mujeres”, kalbinizdeki kadınlara ithaf ettiğiniz bir albümdü, peki kalbinizdeki kadın şarkıcılar kimler?
E.M - Diğer pek çok şarkıcının yanı sıra büyükannem Encarna ve La Nina de los Peines.
HAZIRLAYANLAR: Selen ÖZTUNA , Melis CANGÜLER